Sayın okuyucu, her
nerdeysen, nasıl yaşıyorsan ve statün her ne olursa olsun yüzyıllardır devam
eden sıkıntılı bir durumdan haberdar olmanı istiyorum. Acınacak haldeyiz!
Bataklığa saplanmış
karabatak kuşu gibi çırpındıkça batıyoruz. Feryat etmemiz gerekirken, en
yakınımızdan başlayarak yardım dilenmemiz şart olmuşken kibirimizden ödün vermiyoruz.
Öyle yükseklerde ki burnumuz, bataklıkta en son o batacak.
Şımarık yetiştiriliyoruz
bir kere,
Ağlamaya başladığımız
an ne istediysek elimize tutuşturuluyor. Ev içinde şiddetin bini bir para ama
hala misafirlikte sınıfın en başarılı çocuğu olarak tanıtılıyoruz. Mahallede kavga
çıkarsa çocuklar arasında bilin ki suç hep öbür çocuktadır. Sahiplik kavramını
bilmeyen çocuk dahi bir şey yürütse (ki o yaşlarda gayet normal bir davranış) muhakkak
bir yanlışlık vardır. Tabii bu evde yenilecek dayağı engelleyen bir yanlışlık
değildir o ayrı. Evde kavga eder ebeveynler çocuk kavgayı öğrenir, fakat
öğrendiği daha mühim bir mesele vardır o da suçlunun kim olduğu üzerine. Tahmin
edersiniz; karşı taraf. Oğlunuzun içkisi sigarası yoktur mesela. Öyle karı kız
işleriyle de uğraşmaz evlenince. Dışarı hayatı yoktur hiç, dışardakileri biz
harbiden dışardan ithal etmişizdir çünkü.
‘’Ben anlatamadım.’’ İki
kelime bir noktanın yan yana geldiği hiç olmamıştır mesela. ‘’ Anlamıyorsun’’
diyecek kadar ekonomik de insanlarız çünkü. Savurgan mıyız? Asla. Din iman mı
en Müslümanı biziz. Hırsızlık? Yok çıkmaz bizden onları da ithal getirdik. En iyisini
kim bilir? O da soru mu tabii ki biz. He bir de takım tutar gibi tuttuğumuz
parti başkanları. Koyun muyuz? Zinhar! Eleştirilere de açığız zaten. Bilmediğimiz
şeyler var mı? Vardır elbet akademik konularda ama onları da bizim oğlan bilir.
Söyledim mi bilmiyorum ama bizim oğlan hala en iyisidir. En iyi biz
yetiştirmişizdir çünkü.
Ama yeter demi artık
bu şımarıklık. Yeter mi canım dur daha yeni başlıyoruz. Daha 1. Dünya Savaşını
Almanlar yüzünden kaybedeceğiz. Almanlar yüzünden tabii, 2. Dünya Savaşıyla
kanıtladılar. Tuttuğumuz takım yenilir ya adamlar eşektir ya da hakemler. Tabii
muhakkak biri yenilecekse karşı taraf yenilmeli, çünkü biz daha iyiyiz. Ülke gündemine
girmeyelim diyorum dokunmadan da geçilmez. Yahu herkes haklı, karşı taraf
haksız da ülke gündemi cadı kazanı gibi.
Her gün birbirinden çirkin olaylar vücuda geliyor ölü toprağı var
üstümüzde. Mevzulardan biri başka ülkede olsa ortalık karışacak. Ortalık karışsın
demiyorum tabii istikrarı ya da barışı herkes sever. Ama bu pişkinlik bu başı
boşlukla ne haysiyetimiz kalıyor ne de insanlığımız. Tamam baştakileri geçtim
koltuk sevdasıdır tatlı gelir pişkinlik yapar. Yahu sende mi bu işe ortaksın. Hayır
verdik oyu böyle oldu cahillik ettik yahut göremedik de. Yok arkadaş parti
değil takım tutuyoruz. Genel görüş (siz de çevrenizde görüyorsanız genel
görüştür muhakkak) ‘’adamlar çalıyor ama çalışıyor.’’ Bu gruba zaten diyecek
sözüm yok. Evlerine giren hırsızları ihbar etmeden önce araştırıyorlardır
umarım çalışıyor mu çevresi için diye. Tutarlıyız ya bunları da bilmek
gerek. İkinci grup ‘’başka parti yok
verecek ben ne yapayım?’’ grubu. Yapma kardeşim bir şey yapma ben de onu
diyorum. Gidip oy vermek, suça ortak olmak da suçtur. İnancın kalmadıysa hiçbir
siyasi partiye verme oy falan. Oy vermek için de gelmedin dünyaya. Dünyaya geldiğin
için, daha refah yaşaman için var zaten şu devlet denen. Bu yüzden kullanıyoruz
oy verme dediğimiz işlemi. Parti adı da vermedim dikkatinizi çekerim. Hangi parti
ne şekilde suçluysa gözünüzde vermeyin oyunuzu. Seçmen olarak kendinizi değerli
hissetmenizden ödün vereceksiniz ama egonuzu şişirecek bir sürü fırsatı zaten
yaratıyorsunuz etrafınızda. Kimse şüphe duyduğuna oy vermezse düşecek takkeler
öne.
Neo Osman olmuşuz,
Ortadoğunun en büyüğüymüşüz, dünya siyasetine yön veriyormuşuz geçiniz bu
işleri. İlim, irfan zaten yalan olmuş. Oğlan okuyor ‘’master’’ -yüksek lisans
değil- master yapıyor da demeyin muhtemelen benim gibi bir yerlere içini
döküyordur şu an. Adam Prof. falan filan da yalan gözümle gördüm çocuklar
anlatıyor dersi çoğu zaman. Memurluğa zaten daha iyi yatalım diye
hazırlanıyoruz. Siyaset işte danışmanlar falan yazıyor yazılı metinden döşeyip
gidiyor. Sanatçı desen nerden kopyalasam orijinal görünür derdinde. Diyorum ya
bataklığa batmışız sonuna kadar. Bir ağzımız kalmış dışarda son bir gayret
övünelim, savunalım diye; bir de burnumuz – o hep bir karış havada-.
Sözün özü şudur ki
canım kardeşim; pembe bulutlar hayal ürünü ve biz milletçe mahallenin en güzel
en zeki çocuğu falan değiliz. Şehirde yaşıyoruz dediğimiz de Ankara’da arka
mahallede bir varoş semti. Şimdi sana
söylüyorum gibi anladın, savunmaya geçeceksin ya canım kardeşim, sana değil
sözüm karşı tarafa. En yakın aynayı seç çok uzaklardan bak ona. Zira karşı
taraf algında çook uzaklarda…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder