18 Ocak 2014 Cumartesi

ÇALIYOR AMA ÇALIŞIYOR DA

             
Geleneklerimizden ve söylemlerimizden kurtulmak kolay olmuyor; iyisiyle kötüsüyle…
-          ‘’Adam çalıyor ama çalışıyor da kardeşim.’’
-          ‘’Ben kır attan başkasına vermem.’’
-          ‘’O sağcı, bu solcu, şu yolcu, şu komünist, bu liboş. ’’
-          ‘’Belediye’de partiye değil adama göre oy veririm usta!’’
Malum önümüz yerel seçimler, birçok aday icazet alıp göreve başlamak için oylarınızı bekliyor. Kötü demiyorum hepsi, mutlak var içinde iyileri de var. Hatta birçoğu belki ahlaksız teklifle henüz karşılaşmadığından, belki emdiği sütün temizliğinden geçmiş sicili temiz olacak. Yarışa ilk defa katılanlar belediyecilik adına güzel işler yapacağına yürekten inanıyor.
‘’Herkes çaldı, ben çalmayacağım. Halka hizmet Hakk’a hizmettir!’’
Kiminin yüreğinden kiminin dilinden dökülecek bu cümleler. Herkes haklı neticede beşeri hayatta ne kadar alt basamaklardan başlarsan o kadar temizsindir –bebek- gibi ve büyüdükçe kirleniyorsun; fizik, ruh ve statü olarak…
Mesele insanların itibar ve statü kazandığında yüz değiştirmesi de değil. Kimse yalancı durumuna da düşmüyor makama kavuşunca ya da yalan söylüyor da demiyorum. Anlamak istememekte ısrar ettiğimiz bir nokta var. Küçük-orta-büyük kadrolaşma…
Yani her bir birey olarak çuvaldızı kendimize batırmamız gerek. Komşumuz aday olsa da seçilse gözlerimiz parlar hani. Kimimiz evin önündeki asfaltı düzelttirmekle yetinir, kimi imtiyaz ister belediyecilikte kimi belediyede oğluna iş. Aile sohbetinde konuşulsa köpürür gider aile bireyleri ama söylenmesi de gerekiyor. Üzülerek söylüyorum ki masum gözükse de
-tabii normal prosedürü uygulayıp, yakını olan başkandan rica etme lüzumu görmeyen erdemli azınlığı hesaba katmıyorum- bir aile yakınına iş yaptırmak da yolsuzluğa giriyor ve bu bizim köklü geleneğimiz. Kadrolaşıyorlar diye bağırıyoruz aile salonlarında, yedi yedi bitirdiler diyoruz. Küçük bir tırtık almayı masumane görüp yüklenmeye devam ediyoruz. Başkanlara ricalar edip iş hallettiriyoruz, başkan kıramadıkça işler büyüyor, işler büyüdükçe para giriyor işe. Sonra bu da çok bozdu diyoruz. Yani pastanın kremasından bir parmak araklamak koymuyor da iş dilime dökülünce kıyamet kopuyor. Belediyenin talepleri ciddiye almaması, geç yapması ya da yanlış yapması doğru mu? Tabii ki değil; hırsızın hiç mi suçu yok? Tabii ki var. Ama suçun büyüğü Nazım’ın da dediği gibi yine senin canım kardeşim. Çuvaldızı hak eden
-suçu damla damla damara işleyen biri olarak- yine sensin ne yazık ki...

Yoksa oy verip seçeceğin kişinin zerre kadar önemi ve zararı yok. Hepsi işini yine yapacaktır. Neticede herkes yürüdüğü yollar düzgün, temiz olsun ister. Mesele yüreklerin temiz olmasında başlar. Başkan adayının değil, tüm yüreklerin…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder