-BİZİMKİLER YAZDI, BİZİMKİLER UYARLADI DAHA GÜZEL YAZILAMAZDI-
UYUYAN GÜZEL PAMUK PRENSES
Sevdiğim
dizilerdendir ‘’Once Upon a Time’’. Ülkeye, gündeme, çevreme, realiteye
kızdığında masal alemine kaçıp çocukluğunuzu hatırlamanız için muazzam bir
fırsat sunuyor bu nadide dizimiz.
Her ne kadar hevesli
olsam da bu diziyi ayrıntılı şekilde anlatmak yerine bazı kesitlerden bahsedip
bizimkiler olarak tabir edeceğim toplumumuzla nasıl benzerlikler gösterdiğine
değineceğim.
İş bu dizimizin
temeli kötü kraliçenin pamuk prenses ve yakışıklı prensin mutluluğuna gölge
düşürmek adına ortaya büyük bir lanet çıkarması, masal alemi karakterlerini
gerçek dünyaya taşıması ve bu alemde herkesin hafızasını kaybedip mutsuz
mesutsuz yaşamasına dayanıyor. Sağ cephenin aklına ‘’Orta Asya’dan Anadolu’ya
göçüşümüzü mü kastediyor lan’’ şeklinde düşünce gelebilir. Yok öyle bir şey demek
istediklerime geçmedim henüz…
Bu karakterlerimiz
mutsuzluğundan habersiz bir şekilde hayatlarına devam ederken geçmişle ilgili
sorulara ‘’tam olarak hatırlamıyorum’’ şeklinde cevaplar veriyor üstüne de
fazla düşmüyorlardı. Mutsuzluklarından bihaber bu karakterler demokratik bir
kasabada yaşadıklarına inanırken belediye başkanlığı görevini yürüten kötü
kalpli kraliçemiz 3 dönemdir başkanlık yaptığını dile getirmekte, öğretmen
olarak yaşama devam eden pamuk prensesi sürekli aşağılayıp emirler yağdırmakta
ve her fırsatta hükmettiği tebaanın burnundan getirmektedir. Tabi efsunlanmış
bu halk da zulmü normal karşılamakta bir türlü niye bize zulmediyor?, biz niye
sürekli aynı kişiyi seçiyoruz? En son ne zaman mutlu olduk? Gibi soruları bir
türlü kendilerine soramamaktadır. Akıl edip soranlarsa gücünden korkup eninde
sonunda geri adım atmaktadır.
-Bundan da anlam
çıkarmaya kalkmayın daha bizimkilere geçmedim-
Tabii bu kötü
kraliçenin sürekli dalaştığı kötü bir karakter vardır. Her fırsatta karşılıklı
güç gösterisi yaptıkları bu karakterin adı ‘’Rumpeltitskin’’. Bu iki bir birine
denk kötü karakter sürekli çatışma halinde olmakla birlikte tek bir ortak
noktada –zulüm etmek- konusunda beraber harekete geçmektedir. Bu iki karakter –masal
bu ya- bu ortak noktada buluşmak konusunda sıkıntıya düşmemekte, sürekli aynı
masada yapacak bir kötülük bulmaktadırlar. Tabii bu planlar yapılıp kötülükler
hayata geçirilirken halkımız mutsuz mesutsuz yaşamaya devam etmektedir. Tabii
uyuyan güzelimiz hala öğretmen ve iyi öğretmen olacak ki tüm halk uyumayı adeta
ondan öğrenmiş. Artık bir değil bir sürü uyuyan güzelimiz mevcuttur.
-Dizimizi anlatmayı
gerçekten isterdim fakat ülke gündemi daha mühim-
Bu olaylar
gerçekleşirken olayların farkında olan tek bir birey vardır ki bu birey başkanın
evlatlık oğlu Henry’dir. Öğretmeni pamuk prenses ona bir masal kitabı hediye
etmiştir ki bu masal kitabı evladımızın gözlerini açmış, olayları kavrayıp
laneti bozmayı başarmıştır. Bazı öğretmen arkadaşlarımız bunu yorumlamaya
kalkıp yeni neslin umut olduğu ve bu umudun öğretmenlere bağlı olduğu sonucunu
çıkarmış olabilir. Alakası yok!
-Bundan da anlam
çıkarmayın daha konuya girmedim-
Tabii bu olaylar
gerçekleşirken ara ara geçmişi hatırlatma babında prensin pamuk prensesi öpmesi
ve pamuk prensesin uyanıp kendine gelmesi mevzusu da sık sık dile
getirilmektedir. Ve pamuk prenses bu öpücükten aldığı ilhamla kötülüklere karşı
savaş açmakta, çoğu zaman da galip gelmektedir.
Bu yazıda ne masaldan
bahsedebildim ne de gündemden. Yine de, bundan ısrarla anlam çıkarıp toplumu
pamuk prensese benzetenler olabilir ve akıllarında acaba bizi de prens öpse
uyanıp kendine gelir mi diye bir soru olabilir. Gelmez efendim gelmez değil
öpmek, sabaha kadar geçirse yine gelmez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder